top of page

 

                                                                                                    DENÄ°ZCÄ°LÄ°K TARÄ°HÄ°

Ortaçağ Öncesi

Su üzerinde yolculuk yapmak isteyen ilk insanlar, hiç kuşkusuz, batmayan basit bir ağaç kütüğünden yararlandılar. Bunu dengelemek için, ya başka ağaç kütükleriyle birleştirip bir sal yaptılar, ya da içini oyup piragua biçimine soktular. Bu dönemde günümüzde de rastlanan üç tekne tipi doğdu. Şişirilmiş deri tulumlar, son yıllara değin Asya'da kimi ırmakları geçmede ve Arabistan kıyılarında balık avında kullanılıyordu. Peru kıyılarının caballito'su, sıkıca bağlı iri bir saz demetinden oluşuyordu; yüzebilen bu aracın bir ucu hafifçe yukarı kalkıktı. Titicaca gölü balıkçıları da bu tür yüzer araçlar kullandılar. Brezilya'da Recife bölgesi balıkçıları ise bunlarla 50 mil açıklara değin açılabilmekteydi. Kon-Tiki'nin Peru kıyılarından Okyanusya'ya dek gidebilmesi, bu salların açık denize dayanıklılığını kanıtlar•

DoÄŸu. Mısır. Yunanistan. Ä°.Ö. 1500 yılına ait bir teb lahitinin bulunuÅŸu, bir fenike gemisinin eskiye benzer bir yeni yapımını saÄŸladı. Asur denizciliÄŸi üstüne hemen hemen tüm bilgi de iki alçak kabartmayla sınırlıdır.Bunlardan biri, odun yükleyen bir gemiyi (Ä°.Ö. 7. yy), öbürü, bir Sanherib kadırgasını betimler. Bunların yanı sıra bir de ziftle kaplanıp su geçirmemesi saÄŸlanan kuffe adlı yuvarlak sepetler vardı.Bunlar Dicle ve Fırat nehirlerinde hâlâ kullanılmaktadır. Akdeniz dışına çıkmaktan çekinmeyen Fenikeliler ve Kartacalılar da hiç kuÅŸkusuz iyi denizciydiler (Hannon'un uzun deniz seferi)Mısır denizciliÄŸinde, tek parça piragualar ve papirüsten yapılma teknelerden sonra, IV. hanedan döneminden (Ä°.Ö. 3000) baÅŸlayarak aÄŸaç gemiler kullanıldı, ilk gemiler Nil'den dışarı pek çıkmadılar; ama daha sonrakiler oldukça uzun yolculuklar yaptılar. Bunlardan kraliçe Haçepsut'un Punt ülkesine çıktığı sefer ünlüdür. Deyr ül-Bahri yarında bulunan dev fresk bu seferi canlandırır.Yunanistan'ın erken arkaik döneminde, gemiler hem savaÅŸlarda, hem de bunlardan ayrılmayan ticarî seferlerde kullanılıyordu. Daha sonra ticari gemiler (ÅŸiÅŸkin bordalı) ve savaÅŸ gemileri (uzun) ayrımı ortaya çıktı. SavaÅŸta önce pentekontoroslar (50 kürekçi), VI yy.'ın ortalarından baÅŸlayarak da (en büyük donanma Sisam'lı Polykrates'in donanmasıydı) trieres'ler kullanıldı: bunların uzunluÄŸu 36 m, geniÅŸliÄŸi 6 m, çektiÄŸi su 1 m, çektiÄŸi hava 2,20 m, yelken takımı 175 m2, kürek sayısı 170, mürettebatı 200 kiÅŸiydi. 3 kata dağıtılan kürek takımında 62, 54 ve 54 olmak üzere 170 kürekçi yer alırdı. Generaller, deniz savaÅŸlarında düşmanın küreklerini kırmak, triereslerin mahmuzuyla teknesini delmek için taktikler geliÅŸtirirlerdi. Bu çarpışmalar, çoÄŸu kez düşman topraklarını yaÄŸmalamaya hedef olan çıkarmalar yapılmasıyla sonuçlanırdı (trieresler, bu amaçla epibates denilen denizci askerler ve okçular taşırdı). Klasik dönemde, en etkili yunan donanması, Atina'ya aitti. (Atina donanması, Laurion madenlerinin geliriyle, Delos birliÄŸi üyelerinin vergileri ve zengin yurttaÅŸlara özgü trierarkhia ile finanse edildi.) Hellen döneminde, Rodos donanması deniz polisi görevini üstlendi; ancak korsanlar (lemboi adlı hızlı sandallardan yararlanmada ustaydılar) onların güvenirliliÄŸini azalttı. Marsilyalı (bu kent o dönemde Yunan sömürgesiydi) denizciler, özellikle de Pytheas ve Euthymenes, Herakles Sütunları'nın ötesine uzanan yolculuklarıyla ün yaptılar.•

Roma denizciliÄŸi. Romalılar gemi yapımına çok erken bir dönemde baÅŸladılar. Kral Ancus Martius zamanında Ostia'yı sömürgeleÅŸtirmeleri ve decemvirlerden baÅŸlayarak, paralar üzerinde yer alan gemi pruvası resimleri bunun kanıtıdır. Ä°lk sürekli donanma ve filotillalar Augustus tarafından yaptırıldı. Bunlar Miseno'da, Frejus'ta, Ren ve Tuna nehirlerinde görev aldı. Yunanlılar'a oranla yeniliÄŸe önem vermeyen Romalılar, yine de özel gemiler yaptı; askeri birlikleri taşıyan actuaria, atları taşıyan hippago. SavaÅŸ filosu, triremisler'den, biremisler'den ve liburna denilen daha hafif gemilerden oluÅŸtu. Ticaret filosunda Yunanistan'da olduÄŸu gibi daha çok ÅŸiÅŸkin bordalı gemiler vardı. Kimi ticaret gemilerinin oldukça büyük boyutlara ulaÅŸtığı sanılmaktadır. Aziz Paulus'un, kendi gemisi batarken güvertede 276 kiÅŸi bulunduÄŸunu belirtmesi bunun bir kanıtıdır. Amiraller praefectus, komutanlar ise trierarkhos, navarchus ve centurion unvanlarını taşırdı.•

Bizans denizciliÄŸi. Dromon, bizans donanmasının ağır savaÅŸ gemisiydi. Bunun yunan ve roma kadırgalarından esinlenilen uzun bir gemi olduÄŸu sanılmaktadır. Ayrıca, pamphila, vb. gibi deÄŸiÅŸik gemi türleri de vardı•

Ä°skandinav denizciliÄŸi. Vikingler erken dönemde açık denizlere açıldılar. Kızıl Erik, Ä°zlanda'ya çıktıktan sonra, X. yy.'ın sonlarında, Grönland'a kadar ilerledi. DiÄŸer Viking denizcileri Amerika'nın bulunuÅŸundan çok önce, büyük bir olasılıkla Labrador'a kadar gittiler. Daha sonra Akdeniz ve Ä°talya'ya gelerek Sicilya'da bir Norman imparatorluÄŸu kurdular, Ä°rlanda'yı ise üç kez fethetmiÅŸlerdi.Dört Danimarka prensi Ä°ngiltere’de hüküm sürdü. Fransa krallığı, Viking korsanlarından, ancak Normandiya'yı onlara bırakarak kurtulabildi. Ä°lk Ä°skandinav teknelerinin ıskarmozlarının aÄŸaçtan yapıldığı ve hayvan derisiyle kaplandığı sanılmaktadır; Hıristiyanlığın baÅŸlarında ve belki de daha önce, Viking marangozları gemilerini tümüyle aÄŸaçtan yapıyorlardı. Viking ÅŸeflerinin gemileriyle birlikte gömülmelerini gerektiren eski bir görenek nedeniyle geçen yüzyılda mezar höyüklerinde yapılan kazılar sırasında belli sayıda gemi kalıntısı bulundu.Böylece özellikle Gokstad ve Oseberg'de de oldukça iyi korunmuÅŸ Viking gemileri (drakar) gün ışığına çıkarıldı.

                                                                                   OrtaçaÄŸ'da ve YeniçaÄŸ


Ortaçağ'da ve Yeniçağ başlarında denizcilik. Kraliçe Matilda'nın duvar halılarına göre, Kuzey'de doğrudan Viking gemilerinin devamı olan, daha ağır ve daha şişkin bordalı gemilerin yapıldığı sanılmaktadır. Başlıca kıyı kentlerinin, özellikle de Sandwich (1238), Dover (1284) ve Poole'un (1325) mühürlerinde de aynı tür gemiler yer alır. Bu gemiler uçlarına geçici üstyapılar eklenmiş drakarlardır; bu eklentiler o dönem savaşçılarının sahip olduğu güllelerle iyi atış yapabilmek amacıyla düşmana daha egemen olmayı sağlardı. Sonradan bu üstyapılar tekneyle birleştirildi; önde ve arkada, kasara adıyla barınak olarak kullanıldı. Her zaman dümen işlevi gören kıç küreğinin yerini, XIII. yy.'da gemi eksenine takılan dümen aldı. Gemiler boyut bakımından büyüdü, ama her zamanki gibi tek yelken direği vardı. Bu direğe çekilen kare biçimli dev yelken nedeniyle manevra yapmak güçtü. 1418'de, İngiltere kralı Henry V. Bayonne'da net uzunluğu 55 m olan, Harry Grâce Dieu adlı iki direkli gemiyi yaptırdı. Hansa birliğinin cogghe denilen yuvarlak bordalı, kısa gemileri belli yüklere göre inşa edilmişti. Bunlar bordası tam şişkin, hız kaygısıyla yapılmamış, rüzgârı arkadan aldığı sürece iyi giden gemilerdi.

Akdeniz'de gemilere genellikle nave adı verilirdi. Bunlar, bordası tam şişkin, uzunluğu genişliğinin 2,5-3 katı, kimi zaman da daha fazla olan gemilerdi. Deniz arkeologu Jal, Saint Louis tarafından yedinci haçlı seferi için kiralanmış bir Venedik gemisinin kira sözleşmesini buldu. Roccaforte adlı bu geminin net uzunluğu 36, genişliği 13 metreydi. Eksiksiz iki güvertesi vardı, iki katlı kasaralar baş ve kıç bodoslamasının üstünde pek çok çıkıntı taşıyordu, iki kıç küreği dümen işlevi görüyor, donanımı her biri latin biçimi arteneli birer yelken taşıyan iki direkten oluşuyordu. Yazar Joinville, Saint Louis'yi Filistin'den getiren ve bordasında 800 kişi bulunan bir nave'den söz eder. Ancak o dönemde, hiç kuşkusuz Aslan Yürekli Richard'ı haçlı seferine götüren üç direkli nave gibi daha büyük gemiler de vardı.

Rönesans döneminde, denizciler ve gemi yapımcıları, çoğu kez kendi zararlarına da olsa denge kurallarını öğrendiler.

16. yy.'da su üstü bölümü çok yüksek olan, yüksek bordalı gemiler yapıldı. Denizde top kullanımı yaygınlaştı ve kasaralar en çok sayıda topu yerleştirebilecek biçimde yükseltildi. Dönemin tüm gravürlerinde bu tür üç ve dört direkli gemilere rastlanabilir. Kerreke, büyük bir yük gemisiydi; ilk kez 15. yy.'da İtalya’da yapıldı, Portekizliler Hindistan ticaretinde bu gemilerden büyük ölçüde yararlandılar. Kalyon, adını İspanya'dan ve altın filolarından aldı; aynı zamanda bordası en büyük tekne tipiydi. Hulke'ler Hollanda yük gemileriydi; aynı işlevi Akdeniz'de marsillane’ler yerine getirdi. Portekizlilerin yaptığı karavelalar ise keşif yolculuklarında kullanıldı. Bunlar, yalnızca arteneli Latin yelkenleri taşıyan latina karavelaları ve mizana direğinde kare biçiminde yelken bulunan redonda karavelaları olmak üzere iki çeşitti. Orta büyüklükte gemiler için genellikle otuz metrelik bir uzunluk benimsenmişti. Ama, kuşkusuz çok daha büyük gemiler de vardı. Yazar P. Fournier, le Havre limanında yapılmış dört güverteli Carracon'u anlatırken mürettebatı 1500 kişiyi geçen Portekiz kerrekelerinden söz eder. İngiliz J. Charnock bunlardan birinin yedi güverteli, 32 toplu ve 1600 ton yük taşıyabilir olduğunu söyler. Ancak taşınabilen yük tutarları ve tonilatolar konusunda yine de kuşku vardır; çünkü o dönemde gemilerin yük tutarlarını ölçmede kullanılan yöntemler bugünkülerden çok değişikti. İngiliz gemilerinin tonilatoları genellikle ton burden olarak verilmişti; bu ölçü birimi aşağı yukarı 500 kiloluk şarap fıçısına karşılıktı. Ama "ton burden" giderek üçte bir ya da dörtte bir oranında artırılırdı ve ticari eşya söz konusu olduğunda tun and tunnage biçimini aldı. Bu durumda, istif sırasındaki yitim, fıçı yitiminden daha az olmaktaydı. Oysa dönemin İngiliz yazarları, hâlâ karışıklığa yol açan bu ayrıma pek değinmeden iki deyimden birini kayıtsızca kullandılar.

Bu büyük gemilerden başka, çok sayıda küçük savaş gemileri, kabotaj gemileri ve her tipte balıkçı tekneleri vardı. Bunun yanı sıra kadırgalar Akdeniz'de yalnızca savaş gemisi değil, ticaret gemisi olarak, özellikle de Venedikliler tarafından kullanılmaya devam edildi. Venedikliler İngiltere’ye dek uzanan düzenli hatlarında bunlardan yararlandılar Southampton'da 1532'ye dek kadırgalara rastlandı.

•
Kadırga denizciliÄŸi. Antik çaÄŸların kürekli gemilerinden baÅŸlayarak, Akdeniz'de küreÄŸin itici güç olarak kullanılması devam etti. Venedikliler, Akdeniz ve Atlantik'te ticaret hatlarının düzenliliÄŸini rüzgârlara baÄŸlı kalmadan saÄŸlamak için, boyu 50 metreyi geçen 150 kürekçi tarafından yüzdürülen kadırgalar, ya da her kürek oturağında üç kürekçinin oturduÄŸu ve birer kürek çektiÄŸi küçük kadırgalar yaptı. Bu zenzile biçimi kürek çekmeydi. Ama daha sonra bunun yerini scaloccio tipi kürek çekme aldı; bu yöntemde birçok kürekçi bir tek küreÄŸe asılıyordu. Büyük yük kadırgalarının yanı sıra, Venedik, sotile ya da subtile denilen savaÅŸ kadırgalarını denize indirdi; onu diÄŸer Akdeniz ülkeleri izledi. Barras de La Penne'in elyazmasına (1697) göre, Fransa kralının kadırgaları net uzunluÄŸu 51 m ve geniÅŸliÄŸi 8 m idi. 12 metrelik 51 küreÄŸi vardı (kadırgaların iskele tarafındaki bir kürek mutfaÄŸa yer açmak için kaldırılmıştı); her biri 5 kiÅŸi tarafından çekilirdi. Kadırgalar, her birinde birer arteneli yelken bulunan iki direkli gemilerdi. Geminin baÅŸ bölümünde, omurga üzerinde toplanmış topların sırası şöyleydi: ortada 36'lık bir top (coursier), onun iki yanında 8'lik birer bâtarde ve 6'lık birer moyenne yer alırdı. Bu beÅŸ topun atabileceÄŸi toplam güllenin ağırlığı 25 kg'dı. Kadırgalar çoÄŸu zaman rampa çarpışmalarına da giriyordu; ama gemi boyutlarının büyümesi bunu gitgide güçleÅŸtirdi. Çektiri tipi kadırgaların borda silah donanımı güçlendirilmeye çalışıldı. Bunların yan bölümlerine konan toplar Ä°nebahtı deniz savaşı'nda önemli bir iÅŸlev gördü. Ancak çektiri kadırgalar, küreklerle hızlı biçimde yol alabilmek için çok ağır kalınca, kısa sürede bir yana bırakıldı. Fransa'da Krallık kadırga birliÄŸi 1748'de ortadan kaldırıldı. Brigantin, küçük kadırga, firkateyn, ÅŸebek (sonuncular özellikle korsanlar tarafından kullanıldı) gibi pek çok küçük gemide temel ya da yardımcı yüzdürme aracı olarak kürekten yararlanıldı.

Mail listemize katılın

Tüm gelişmelerden haberdar olun

bottom of page